O An: “Kırkbeş Saniye” Gölcük

-Kimse yok mu ? 7 dakika


70

O An: “Kırkbeş Saniye” Gölcük

-Kimse yok mu ?


Tezahürün Tarihi adlı yazım için tıklayın…

Diğer Tarihiçeriklerine ulaşmak için tıklayın…


     Gece yarısı aniden duyduğunuz bir uğultuyla uyandığınızı düşünün. Uzaklardan gelen ıslık sesine benzeyen bir uğultu. Gökyüzünün de aynı anda alev aldığı bir an. Suyun üstünde yanan bir ateş topu. Gece saat 03:02 de başlayan; yaşayana 45 saniyenin 45 yıl gibi geldiği felaket.

17 Ağustos Gölcük depremi tüm Marmara Bölgesi’nde, Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi rakamlara göre 17.480 ölüm, 23.781 yaralanma. 5 bine yakın kayıp insan. Son yüzyılın en büyük depremlerinden biri.

Yaşayanların anlattığı şeyleri tam anlamıyla anlamak ve hissetmek çok zor.

Bir baba kızının en son söylediği cümlenin “boğuluyorum baba” olduğunu söylüyor. Bir anne ise evladının 18 saat boyunca göçük altında kaldığını, çıktığında ise morarmış cesediyle karşılaştığından bahsediyor. “Şu an yaşadığımız şey karanlık değil, asıl karanlık o gündü” diyen bir başka depremzede.

Saatlerce denizin ortasında kaldığınızı ve dalgaların sürekli gelgit yaparak bir çekilip bir kıyıya vurduğunu sizin ise denizin ortasında ailenizi aradığınızı düşünün.

Yaşayanlara göre  “kıyamet”.

Bana göre en trajik olan ve ve sesimin kesildiği yer ise şurası; saat sabah altı sularında ortalığın can pazarına dönüştüğü bir anda, yerin altından gelen alarm sesleri. Nereden geldiğini bilemediğiniz, işe gitmek için, okula yetişmek için yada sabah kahvaltıyı hazırlamak için kurulan alarmlar. Onlarca, yüzlerce; haykırışlara, ağlayışlara ve gözyaşlarına karışan; bir gece önceden, kendinden önceki her gece gibi kurulan alarmlar ve sesleri.

Coğrafyamızın en acı günlerinden biri 17 Ağustos. Felaketi yaşayan insanlar o günden sonra bir daha hayatlarına eskisi gibi devam edemediğini söylüyor. Kalan izler ve alınan yaralar her alanda etkisini fazlasıyla hissettirmiş. İşsizlik, geçim sıkıntısı; sanayinin büyüdüğü ve canlandığı zamanlarda,  bir anda yerle bir olan iş gücü. Depremden sonra yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2100 dava açıldı. Bu davalardan 1800’ü cezasız sonuçlandı. Geriye kalan 300 davanın 110 kadarında ceza verildi; birçoğu ertelendi. Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 tarihinde 7 buçuk yıl geçtikten sonra zaman aşımına uğradı ve düştü.

En önemlisi ise çok sayıda olan can kaybı. Bir gece öncesinden yan yana uyuduğunuz, gözünüz gibi baktığınız, gece üzerini örttüğünüz, aynı binada son kez selam verdiğiniz, telefonda son kez sesini duyduğunuz insanları sabah felaketin ortasında kaybetmiş olarak uyanmak.

An’ın hayatı değiştirdiği dünyada ve acılarımızın geç olgunlaştığı bu coğrafyada; yaralarımızı sarıp, ayağa kalkmak umarım daha kolay gerçekleşir.

[zombify_post]


Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

70
Fatma Erol<span class="bp-verified-badge"></span>

Bir Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir